Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
ÜLKÜCÜLERE TUZAK SORULAR
<alpurungu> Selamun aleyküm
<alpurungu> .
<alpurungu> Bi-ismillah-ir-rahmanürrahim
<alpurungu> .
<alpurungu> Değerli dava arkadaşlarım
<alpurungu> bu günkü seminer çalışmamız iki bölümden meydana gelecektir inşallah
<alpurungu> birinci bölümde Ülkücüler tuzak sorular ele alınacaktır
<alpurungu> ikinci bölümde ise Kızılelma nedir sorusuna
<alpurungu> cevap verdikten sonra tarihçesini kısaca arz edeceğiz
<alpurungu> .
<alpurungu> Ülkücülere Tuzak Sorular
<alpurungu> .
<alpurungu> Fikir mücadeleleri genelde masa başı tartışmaları olarak düşünülür
<alpurungu> asncak genel olarak ise topluma hitabeden fikirlerin çarpışması
<alpurungu> daha çok kitlesel taraftarlık kurmayı hedef aldığından
<alpurungu> toplumları şu veya bu şekilde ikna ederek yahut şartlandırarak
<alpurungu> ihtiyaç duyulan kamuoyu meydana getirmeye yönelik yapılır
<alpurungu> bu yapılırken de toplumlar her zaman doğru bilgilerle ikna edilmezler
<alpurungu> toplumlar daha çok tahrik edilmeye müsait kabul edilerek
<alpurungu> cevap vermek hemen mümkün olmayan şekillerde
<alpurungu> bazı söz veya bilgilerle bilgilendirilerek
<alpurungu> meydana getirilecek kaotik fikir yapılarından etkilenmeye mecbur bırakılırlar
<alpurungu> toplumlar üzerinde fikirlerini hakim kılmaya çalışanların
<alpurungu> propaganda denilen bir sistematik metod takip edilir
<alpurungu> doktrinler ve ideolojilerin toplumlara duyurulması ve taraftar kazanılması için
<alpurungu> her ne kadar propaganda metododlojisi ilk anda göze çarparsa da
<alpurungu> fiili anlamda propaganda tek başına yeterli olamayabilmektedir
<alpurungu> işte propagandanın yetli olmadığı
<alpurungu> fikirleri ortaya koyan yeterli eğitimli kadrolar bulunmadığı zamanlarda
<alpurungu> ajitasyon denilen taktikler devreye sokulur
<alpurungu> bilindiği üzere Komünist ideolojinin önde gelen isimlerinden
<alpurungu> Lenin elliden fazla kitap yazmıştır
<alpurungu> ancak bu kitaplarının neredeyse tamamına yakın bir bölümünü
<alpurungu> ihtilal metod ve taktikleri üzerine yazmış olup
<alpurungu> bu ihtilal teknik ve metodlarının da yine neredeyse tamamının temeline
<alpurungu> propaganda ve ajitasyon teknikleri
<alpurungu> dediği sistemleri koymuştur
<alpurungu> bu uygulama sadece Markist ihtilalcilik (diğer adıyla devrimcilik) sistemleri sanılmamalıdır
<alpurungu> propaganda ve ajitasyon teknikleri evrenseldir
<alpurungu> insan fikirleri ile ne kadar ayrı olurlarsa olsunlar
<alpurungu> insanlar neticede duyguları olan, düşünen varlıklardır
<alpurungu> her insan da etkilenebilecek potansiyele yaratılışından sahiptir
<alpurungu> işte insanların üzerinde bu bir zaaf olarak görülmekte olan duygu ve düşünce yeteneği
<alpurungu> yine duygu ve düşünce metodları ile
<alpurungu> propaganda ve ajitasyon saldırılarına maruz bırakılırlar
<alpurungu> günümüzde buna toplum mühendisliği deniliyor
<alpurungu> Ülkücü hareket de doğal olarak insanlardan meydana gelmektedir
<alpurungu> yine doğal olarak İslam inancı ile Türklük değerlerinin her bir hücresine
<alpurungu> en derininden nüfuz eden bu insanlarımız
<alpurungu> az önce zaaf olarak nitelediğimiz duygu ve düşüncelerini
<alpurungu> merhamet ve mertlikle yoğurmaktadırlar
<alpurungu> dolayısıyla
<alpurungu> ülkücü hareketin insanları dipdiri olması gereken duygu ve düşünce yapılarının
<alpurungu> bilmek gibi bir değere
<alpurungu> ilim yapmak ve öğrenmek gibi bir göreve de sahip olması gerekir
<alpurungu> Ülkücü Hareket muhatapları şayet onların karşısına rekabet ile çıkar
<alpurungu> Ülkücü Harekete sekte vurmayı hdefler isler
<alpurungu> propaganda ve ajitasyon silahlarının her türlüsünü
<alpurungu> acımadan ve hiçbir şeyden çekinmeden uygulayacaklardır
<alpurungu> bu propaganda ve ajitasyon saldırılarının başında da
<alpurungu> Ülkücü dinamiğin çelik yapısını süngere dönüştürmek gelecektir
<alpurungu> bu zayıflamayı sağlamak için duygu ve düşüncelere en çetin kelimeleri
<alpurungu> cümleleri ve hatta ses tonlarını kullanacaklardır
<alpurungu> işte bu saldırı şeklinde en fazla TUZAK sorular kullanılmaktadır
<alpurungu> bu tuzak sorular yahut iddialardan en başta gelenlerine bakalım şimdi:.
<alpurungu> .
<alpurungu> Soru: Önce Türk müsün yoksa önce müslüman mısın?
<alpurungu> bu soruya muhatap olan herhangi bir mülüman Türk
<alpurungu> şayet yeterli bilgi ve tecrübeye sahip değilse
<alpurungu> duygularına bakacak ve
<alpurungu> iki şekilde cevap verecektir
<alpurungu> İslami eğitim ve birikimi yeterli değilse
<alpurungu> tarihi kronolojik sıralamayla bakacaktır ve önce Türküm diyecektir
<alpurungu> çünkü Türk Milleti diye bir millet İslam dini vahyedilmeden önce vardı diyecektir
<alpurungu> bu cevap ile ilk muhatap kalacağı suçlama da ırkçı olduğu şeklindedir
<alpurungu> ikinci cevap verme şeklinde
<alpurungu> İslam ve Türklük manevi dünya terazisinde tartılacak
<alpurungu> elbette önce İslamım cevabı verilecektir
<alpurungu> bu cevabın da nedeni yine yeterli bilgi ve tecrübenin yokluğudur
<alpurungu> soru doğru bir soru mudur
<alpurungu> önce lisan (Türkçe dili) bakımından soruyu analiz edelim
<alpurungu> bir insana önce acıkır mısın yoksa anneni mi fazla seversin
<alpurungu> diye sorsak
<alpurungu> bu soruda nasıl bir mantık buluruz
<alpurungu> insanın acıkması bireysel ama tüm insanların ortak özelliğidir
<alpurungu> anne sevmek de bireysel ama bütün insanların ortak özelliğidir
<alpurungu> bu ortak özellik nedeniye bakarsak
<alpurungu> önce acıkır mısın yoksa anneni mi fazla seversin sorusu gayet doğrudur
<alpurungu> insanların bireysel ve genel özellikleri olması bir mantık varlığının ispatı değildir
<alpurungu> acıkmak biyolojik bir ihtiyaçtır ve olmazsa olmaz şartlarındandır
<alpurungu> anne sevgisi belki biyolojik bir doğum hadisesi ile meydana gelir
<alpurungu> fakat biyolojik vasıflardan ne devam eder ne de gelişir
<alpurungu> anne sevgisi tamamen duygusal bir devamlılık ve gelişme şarına bağlıdır
<alpurungu> acıkmak bireyin ihtiyacıdır
<alpurungu> anne sevgisi tamamen gönül hadisesidir
<alpurungu> önce İslam mısın yoksa Türk müsün denildiğinde
<alpurungu> birisi bireyin aidiyet duygusunu içine alan fakat bir kültür değerler mutabakatı ile akrabalık bağlarının varlığından meydana gelir
<alpurungu> buna Türklüğün şekil alma satandardı diyebiliriz
<alpurungu> oysa İslam bireyin başlattığı bir değer değildir
<alpurungu> İslam varlığın temel nedeni olan
<alpurungu> Allah’ın kullarına tebliğidir
<alpurungu> kimsenin mutabakatı istenmemektedir
<alpurungu> emreden Allah mutlaktır
<alpurungu> emri alan insan kuldur
<alpurungu> ilişki de bundan meydana gelir
<alpurungu> Türklük mutabakatında dinin emredici ve Yaratan niteliği bulunmaz
<alpurungu> iki ayrı kavramdan bahsediyoruz demektir
<alpurungu> İslam olmak için Türklük şartı yoktur
<alpurungu> Türk olmak için de İslam dininde olmak şartı yoktur
<alpurungu> fakat İslam dini kitabında
<alpurungu> Kur’an-ı Kerim’de Hucurat suresinde 10-13. ayetler muhtevasında
<alpurungu> millet (kavim) olmak Allah takdiridir
<alpurungu> Türklük ve İslam arasında mensup olmak gerekliliği bakımından
<alpurungu> bir tercih yarışması sözkonusu değildir
<alpurungu> kişiler imanla mükelleftir
<alpurungu> kişiler topluma karşı sorumludur
<alpurungu> toplum bireyi ve toplumu aynı anda gözetmek zorundadır
<alpurungu> bu şartlaryla birlikte düşünüldüğüne
<alpurungu> önec Türk yahur İslam olmaya gerek de yoktur
<alpurungu> böyle bir tercih seçeneği iki kavram arasında yapılamaz
<alpurungu> kişi hiçbir millete mensup olmadan da din sahibi olabilir
<alpurungu> yine kişi hiçbir dine mensup olmadan da bir millet mensubu olabilir
<alpurungu> birinin varlığı diğerine bağlanmış değildir
<alpurungu> böylesine iki ayrı kavram arasında tercih sorgulaması
<alpurungu> mantığa aykırıdır
<alpurungu> verilecek cevap her durumda
<alpurungu> Müslüman Türküm demekten ibarettir
<alpurungu> soru sorana verilecek hüküm de
<alpurungu> bu birleşikliği bozmak istediğidir ve bu İslam dinin de bozgunculuk olarak haramdır
<alpurungu> haramla meşgul olanın tercih sorgulama hakkı da peşinen yoktur
<alpurungu> .
<alpurungu> Soru: Allah mı dersiniz Tanrı mı
<alpurungu> yahut
<alpurungu> Allah adının yerine Tanrı denebilir mi?
<alpurungu> buna göre
<alpurungu> Tanrı Türkü korusun demek doğru mudur?
<alpurungu> İslam’ın kitabının ve Resulullah’ın ortaya koyduğu İslam olmak şartları kesin ve nettir
<alpurungu> kelimei şehadet sözünü inanarak söyleyen ve kalben de tastik eden herkes müslümandır
<alpurungu> İslam dinine girmek için kelimei şehadet sözünü söylemek kafidir
<alpurungu> İslam’a girdikten sonra İslam’ı yaşamak için
<alpurungu> imanın altı şartı ile başlayan ameller ve yasaklar sırlanır
<alpurungu> bunu kısaca şöyle de söyleyebiliriz
<alpurungu> müslüman olunur ama iman da etmiş olmak ayrıca gerekir
<alpurungu> kelimei şehadet ile müslüman olunur
<alpurungu> iman etmek İslamın diğer hükümlerini anlamak kabul etmek ve yaşamakla olur
<alpurungu> demek ki İslam olmaya girişte kelimei şehadet vardır
<alpurungu> iman edişe geçişte bir ara geçiş dönemi başlar
<alpurungu> buna İslamın beş şartı diyoruz
<alpurungu> İslamın beş şartını anlayıp kabul ettikten sonra iman devresi başlar
<alpurungu> işte bu İslamın hiçbir alanında
<alpurungu> hiçbir ayetinde kesin sayıda Allah’adı beyan edilmemiştir
<alpurungu> Allah adı İslam dininde müslümanın varlığının mutlak nedenine hangi isimle hitabedeceğinin tebliğidir
<alpurungu> bu nedenle Allah diyoruz
<alpurungu> bu tebliğe göre kulların mabudu Allah’tır
<alpurungu> fakat Allah adı da kesin ve tek adı değildir
<alpurungu> bu adın da ilerisinde İsmi azam vardır ve Allah bu adını alenen tebliğ etmemiştir
<alpurungu> bu nedenle kesin şekilde bu ismi azam bilinememektedir
<alpurungu> İslam dünayası 1400 yılı aşkın süredir Kuran ve Sünnet içerisinde başlıca sıfatlar olarak
<alpurungu> esmaül hüsna adı verilen Allah’ın sıfatlarını da Allah’ın adları çerçevesinde belirlemeye çalışmıştır
<alpurungu> Türk dünyasında genel olarak bu Esmaül Hüsna denilen sıfatlar miktarı
<alpurungu> Allah’ın 99 adı diye belirlenmiştir
<alpurungu> Müslüman Türkler de bu bakımdan genel olarak Allah’ın 99 adet daha adı olduğuna inanmışlar ve
<alpurungu> daha fazlası olabileceğini pek düşünmemişlerdir
<alpurungu> oysa İslam dini literatüründe
<alpurungu> ilahiyat biliminde 1400 senedir uğraşan bilimadamları
<alpurungu> sadece Kur’an ayetlerinde Allah’ın 1000’den fazla isim-sıfatını belirlemişlerdir
<alpurungu> yine İslam dini literatüründe esmaül hüsna denilen isimlerin de bu 1000’den fazla belirlenen isim-sıfat içinden
<alpurungu> seçmeler olduğu anlaşılmaktdır
<alpurungu> nitekim
<alpurungu> Türkiye’de sıralanan ve bilinen 99 adın dışında da isimler vardır
<alpurungu> sözgelişi
<alpurungu> hiçbir esmaül hüsna listesinde Allah’ın
<alpurungu> Rab olan sıfatı olmadığı gibi Allah adı dahi bu listede yoktur
<alpurungu> yani Rab adı da Allah adı da 99 adın dışındadır
<alpurungu> bu da yine 99 diye kesin bi
<alpurungu> bir sınırlama olmadığını, bu isimlerle beraber 101 adın ortaya çıktığını gösteri
<alpurungu> Türk İslam alimleri bunu daha da ilerletmişler ve toplamda başlıca Allah sıfat-isimlerinin 114 tane olduğunda birleşmişlerdir
<alpurungu> neden 99 adet isim diye de bakmak gereklidir
<alpurungu> İslam’ın başta gelen ibadetlerinden namaz ibadeti bittiğinde tespih çekilmesi
<alpurungu> en çok uyulan sünnetlerdendir
<alpurungu> namazda okunan tespihlerde 33’defe söylenen Allahuekber, Elamdulillah ve Subahanallah zikri vardır
<alpurungu> bunların toplamı 99 eder ve tespih taneleri de bu sayıya uyar şekilde 99’luk tespih kullanılması yaygındır
<alpurungu> işte bu tespihi diğer zamanlarda da değerlendirmek adına
<alpurungu> her bir boncuğa bir isim-sıfat sıralamsı yapılarak 99 isim listeleri düzenlenir
<alpurungu> Türkiye’deki 99’luk esmaül hüsna listeleriende olduğu halde mesela Mısır’da müslümanların listelerinde
<alpurungu> 114 isimden daha başkaları eklenir veya çıkartılır ama sayı yine 99 yapılır
<alpurungu> Allah’ın Allah adından başka diğer isimleri de en az 114 olarak belirlenmiştir tespitimizden sonra
<alpurungu> İslam Allah için sadece bunları diyebilirsiniz diye bir sınır getirmemiş olduğunu tekraren belirtelim
<alpurungu> Allah; ayet-i kerimede buyuruyor ki
<alpurungu> en güzel isimler Allah!ındır
<alpurungu> yani bir sayıya bağlı olmadığı gibi en güzel isimler genellemesi de vardır
<alpurungu> Sahabe zamanında ilk müslüman olan Farslar
<alpurungu> Arapça bilmediklerinden Allah’ın Allah adından başka bir isimiyle bahsetmek istediklerinde Huda demelerinde mahzur bulmamışlardır
<alpurungu> sahabeden Selma-ı Farisi’nin kendi öz lisanında Hüda dediğine de Resulullah engel olmamıştır
<alpurungu> Hüda isimi Arapça değilidr ve Kura’da geçen bir isim de değildir
<alpurungu> yine Hüda kelimesi aslen Türkçe olup Fars diline yerleşmiş bir kelimedir
<alpurungu> bu konuda uchilal.net sitesinde açılmasını arzuladığımız Türkçe isimlerin anlamları
<alpurungu> başlıklı bir sayfada inşallah benzer ve diğer Türkçe isimlerin anlamlarını
<alpurungu> alfabetik guruplar halinde her harften on adet olacak şekilde
<alpurungu> haftalık olarak yayınlamayı arzu ediyoruz
<alpurungu> İslam ve dolayısı ile Kura’an en güzel isimler Allah’ındır tespitini yapmıştır diye arzettik
<alpurungu> Türklerin de 1400 yılı aşkın süredir
<alpurungu> İslam tarihiyle yaşıt mülüman oluşları tarihi vardır
<alpurungu> bu süre içerisinde Türkçe konuşan ve yazan müslüman Türk bilimadamları sayılamayacak kadar çoktur
<alpurungu> bu müslüman Türk bilimadamlarının hiçbirisi 20. asıra gelene kadar
<alpurungu> Allah’ın bir sıfatından, bir vasfından yahut adından Türkçe bahsetmeye karşı çıktığı görülmemiştir
<alpurungu> nitekim Yunus Emre
<alpurungu> Allah’ın bir sıfatına işaret ederek
<alpurungu> Türkçe olarak "kaadiri mutlak" anlamına gelen ÇALAP adını "çalabım" diyerek kullanmıştır
<alpurungu> yine Türkçe olarak "Kerim" anlamına gelen bir kelimeden doğan "Huda" adını da Mevlana kullanmıştır
<alpurungu> yüzlerce yıldır Allah’ın bu güzel sıfatlarını Türkçe ve Farsça olan isimlerle söylemekte bir muahzur görmeyen
<alpurungu> bu mana deryaları ortada dururken
<alpurungu> tekil ilah kelimesine karşılık ve Rezzak anlamı taşıyan Tanrı adını illada put manasına geliyor
<alpurungu> diyerek yasaklamaya kalkışmak İslam’ın en güzel adlar Allah’ındır ilkesine açıkça aykırıdır
<alpurungu> daha da ötesi Türkçe İslam düşünmeye karşı gizlice yürütülen bir Süfyani Arap Milliyetçiliği kesinlikle vardır
<alpurungu> her kandil gecesinde birbirimiz KUT’larız
<alpurungu> KUT’larken kullandığımız KUT kelimesi de bir Allah sıfatının
<alpurungu> Türkçe karşılığıdır ama kimse bunu yasaklamayı düşünemiyor
<alpurungu> sanırız ki Tanrı kelimesinin hakkından gelince belki sıra KUT’lamaya da gelecektir
<alpurungu> içeriği ve maksadı tertemiz olan bir söz ile Türkçe Allah’a yalvarmak, dua etmek İslama aykırı olmadığı gibi
<alpurungu> İslami bir gereklilikti de
<alpurungu> Türkçe konuşurken kullandığımız ama anlamını bilmediğimiz
<alpurungu> aslında Türkçe de olamdığı ve çok defa Farça olan
<alpurungu> hatta İslam’da haram ve yasak olduğu kesin olan anlamlar taşıyan
<alpurungu> bazı kelimeler de vardır ki
<alpurungu> dilimize güzel manalarla geçmişlerdir ve bu kelimeleri dua ederken pekala kullanmaktayız
<alpurungu> yine yukarıda arzettiğimiz Türlçe isimler szölüğü sayfamız olduğu taktirde
<alpurungu> bu kelimeleri de açıklayarak daha doğrularının neler olduğunu göstermeye çalışırız inşallah
<alpurungu> yapmış olduğumuz bu açıklamalardan sonra
<alpurungu> Resulullah sünnetlerinden ve en güzellerinden biri olan
<alpurungu> Türk Milleti’nin güzeller güzeli kültürününün de en değerli bir bölümü olan
<alpurungu> misafirperverlikte
<alpurungu> Tanrı misafiri sözüne başka hangi kelimeyi koyarak bu güzellikteki manayı yakalayabiliriz
<alpurungu> şüphesiz ki Allah’ın vahyettiği İslam dininde namaz gibi bir ibadette Ku’an okumak mecburiyeti vardır
<alpurungu> Kuran ise lisanı ve anlamıyla bir bütünlük ile namazda okunabilmektedir
<alpurungu> namazı bu bakımdan Türkçe kılmak mümkün değildir
<alpurungu> fakat ne dilediğini bilerek ve kendi geleneklerini İslam ile güzelleştirerek duasına taşımak
<alpurungu> her halde insanın daha samimi olmasını sağlayacaktır
<alpurungu> öyleyse niyet Allah’tan dilemek olduktan sonra bir dua niteliğinde olan
<alpurungu> Tanrı Türkü korusun demekİslama aykırı değildir ve yasaklayan bir İslam hükmü de yoktur
<alpurungu> birinci bölümü
<alpurungu> şimdilik burada bitiriyoruz
<alpurungu> ilerdide başka sohbetlerimizde inşallah bu konuya devam ederiz
<alpurungu> ikinci bölüm olan KIZILELMA bahsinde buluşmak üzere ara vaeiyoruz
<alpurungu> KIZILELMA
<alpurungu> Türk kültür tarihinde
<alpurungu> tarihin izlerini takip ederken bazı özel şeylere özellikle çok rastlarız
<alpurungu> bunlardan biri renk ve renklerle anlatılmak istenen manalar
<alpurungu> bazıları hayvanlar ve bunlarla anlatılmak istenilenler
<alpurungu> dağlar, kıyafet ve kıyafet şekilleri
<alpurungu> bayraklar ve semboller
<alpurungu> sağ elle yapılan bozkurt işareti
<alpurungu> ya da çiftetelli veya semah / sema yaparken kollarla yapılan
<alpurungu> şahin / doğan / kartal uçuş taklitleri
<alpurungu> bunlar gibi daha bir çok özel kavramlar
<alpurungu> Türk kültür tarihinin bir anlamlar manzumesi
<alpurungu> bir anlamlar zinciri kurduğunu gösterir
<alpurungu> bazan bu anlamlar manevi değerleri
<alpurungu> bazan millet olmanın vasıflarını
<alpurungu> bazan da tarihe karşı olan görevleri
<alpurungu> ifade eder
<alpurungu> dilimizde de benzer anlamlar taşıyan kelime, deyim ve cümleler vardır
<alpurungu> Kızılelma kelimesi de bunlardan biridir
<alpurungu> Kızılelma kelimesinden de anlaşılacağı üzere iki kelime birleşimi vardır
<alpurungu> Kızıl ve elma
<alpurungu> bu kelimelerin ne olduğundan başlayarak
<alpurungu> Kızılelma kelimesiyle ne anlatıldığını da açıklamış olalım
<alpurungu> Kızıl kelimesi renk kavramı olarak görülür en başta
<alpurungu> ancak kızıl kelimesi Anadolu’ya gelene kadar taşıdığı anlamı Anadolu’da biraz kaybetmiştir
<alpurungu> kızıl eskiden ve İç Asya’da halen Altın rengi karşılığı olarak kullanılıyor
<alpurungu> kızıl denince Altının rengi denilmek isteniyor kendisi değil
<alpurungu> Kızıl renk çoğu sarı olan ve az miktarda kırmızı rengin karıştırılmasından elde edilir
<alpurungu> bunu Türk dil ölçülerinden bakarak
<alpurungu> alev rengi, ateş koru olarak da söyleyebiliriz
<alpurungu> yine halen yaşlıların bildiği bir meteorolojik olay vardır
<alpurungu> yazım güneş batarken yahut doğarken
<alpurungu> güneşin doğduğu ya da battığı yerde ufuk kızıllaşmış ise
<alpurungu> ertesi gün havanın açık ve yağışsız olacağı anlaşılır
<alpurungu> işte o güneşin doğum/batım yerindeki rengine de altın madeninde olmasına da kızıl denilir
<alpurungu> bu ren ufukta sadece ufkun değil aynı zamanda çok defa güneşin de rengi olur
<alpurungu> o anda güneş altın bir top gibidir
<alpurungu> güneşin altın top olmasının inanç sistemiyle alakalandırılması
<alpurungu> Türk tarihinde yoktur
<alpurungu> güneşin böyle renk göstermesine kutsallık verenler
<alpurungu> Şeytana tapanlar, Zerdüştiler, Hindular, Konfuçyanistler, Taocular (Japon dini gibi)
<alpurungu> Hıristiyanlıkta ve Yahudilikte
<alpurungu> Yunan mitolojisinde, Fenikelilerde, Mısırlılarda ve Roma inanç sisteminde
<alpurungu> kızıl güneş kutsaldır ve dini mana taşır
<alpurungu> Türk kültür sistemi ise kızıl güneşin kendini değil bulunduğu ufku değer kabul eder
<alpurungu> ve bu değeri de manevi anlamlandırmaya çevirir
<alpurungu> ufkun kendini değil
<alpurungu> ufkun güneş-dünya ilişkisindeki fiziki neden sonucu değil
<alpurungu> insanların zaman olarak o andan ne derecede etkilendiğini dikkate alırlar
<alpurungu> yukarıda kutsallaştıranlar dediğimiz pagan topluluklar ise
<alpurungu> ufkun yahut güneş-dünya ilişkisini de değil
<alpurungu> doğrudan güneşi kutsallaştırırlar
<alpurungu> mesela Roma inancında Apollon güneşle göterilir
<alpurungu> Zerdüştlükte antik İran dininde ateşin kaynağı
<alpurungu> ve dolayısıyla iyilik ve kötülük tanrıları olan
<alpurungu> Ahura-Mazda ülkesini bizzat güneş gösterir
<alpurungu> bu Ahura-Mazda kavramı sembolu MÖ.5 asırdan kalan Zerdüşt kabartmalarında gösterildiği şekliyle
<alpurungu> kutsal şeytanı da ifade ederdi ve bu Şeytan-Ateş-Güneş kutsallığı sembolü
<alpurungu> günümüzde aynen Irak Kuzeyinde peydahlanan Barzani bayrağındaki Güneş işaretinin de anlamıdır
<alpurungu> bu bir bakıma günümüzde sözde Nakşi Barzanilerin İslama başkaldırı sembolüdür
<alpurungu> İslam görünerek İslama saldırının bayrağıdır orada dalgalandırılmak istenen paçavra
<alpurungu> Türk kültür tarihi
<alpurungu> Tanrı kelimesini meydana getiren etimolojik açılımı ile işte bu ufkun niteliklerine yüklenen manevi değerleri anlatır
<alpurungu> Tan yeri kelimeleri diyebileceğimiz Ten-g-ri kuruluşu işte bu kzıl ufuktan doğan
<alpurungu> hayatiyetin beslenmesi demek olup rızık kazanmaya başlamak demektir
<alpurungu> ve bu da Rezzak yani rızık vereni ifade eder ki fiziksel olayın değil görünümün anlamlandırılması ile
<alpurungu> Rızkın gündüz kazanıldığını
<alpurungu> bunu verenin tan yeri gibi sabahları yapanın olduğunu
<alpurungu> bu nedenle de yaratan o görünmeze Tengri /Tanrı demek gerektiğini ifade eder
<alpurungu> özetlersek
<alpurungu> güneş doğunca tabiat canlanır
<alpurungu> aydınlık başlar karanlıklar ve karanlığın vahşeti sona erer
<alpurungu> insanlar da bu aydınlıkta görüş alanlarını genişletirler ve rızıklarını aramaya çıkarlar
<alpurungu> bunu sağlayan o ufkun en belirgin görünümü olan kızıllık ile söylemek gerekir
<alpurungu> işte o kızıllık yarına da işaret eder
<alpurungu> sabah bu günedir ama o kızıllık akşam da olur ve yarını yarın olmadan haber verir
<alpurungu> öyleyse kızıl renk kavramı yarına işaret edecektir
<alpurungu> yarının da yarını olacaktır ve bu ilanihaye devam edecektir
<alpurungu> Altın dediğimiz maden eski çağlarda bakır madenlerinden çok fazla elde edilirdi
<alpurungu> bu madenlerde bakırla beraber altının bulunması
<alpurungu> potada eritilen işlenen altına işte o ufkun rengi olan kızıllığı verirdi
<alpurungu> altına gümüş veya platin kattığımızda açık sarı altın elde ederiz
<alpurungu> hatta platin fazla olursa yeşil altın elde ederiz
<alpurungu> Türk coğrafyasının altını ise bakır karışımlı olduğundan kızıldır
<alpurungu> altın en değerli maden ve binlerce hayvandan meydana gelen bir ticarette elde edilen bir külçe kadar küçük karşılıktır
<alpurungu> bu külçe altın karşılık da sermayenin bir ifade edilişidir ve günümüzde bile önemli yatırım alanıdır
<alpurungu> sermaye yahut yatırım
<alpurungu> dökülen alın terinin, emeğin, bir koca yılın bedelidir
<alpurungu> yarının garantisi de o külçedir
<alpurungu> eski çağlarda
<alpurungu> Türk Milleti sınıflı bir topluluk özelliği taşımaz
<alpurungu> devleti yöneten han bile halkın içinden çıkar
<alpurungu> seçilir ve azledilir
<alpurungu> bu devletin seçilen milletvekilleri bakanları başbakanları vardır
<alpurungu> bozkır cumhuriyeti diyoruz biz Türk Hun ve Göktürk hatta onlardan da eski olan Saka medeniyetlerine
<alpurungu> bu devletlerde halk devlettir
<alpurungu> devlet halktır
<alpurungu> aynı zamanda halk ordudur
<alpurungu> ordu da halktır
<alpurungu> zengin derebeyliği yoktur
<alpurungu> arazi sahipliği de yoktur
<alpurungu> bütün ülke toprakları bozkırdır ve bütün milletin malıdır
<alpurungu> milletin malı da devletindir ama tekrar milletindir
<alpurungu> o nedenle herkesin her karışında hakkı ve mesuliyeti vardır
<alpurungu> yapılan hayvancılık, ipekçilik ve diğer demir, alüminyum, bakır, çinko gibi metallarin bedelleri altındır ve istikbalin teminatıdır
<alpurungu> istikbalin teminatı derken
<alpurungu> altının kızıllığı da kendiliğinden istikbalin adı oluverir
<alpurungu> devletten maksat
<alpurungu> geleceğin teminatı olmaktır
<alpurungu> halktan maksat millet olup devlete sahip çıkmaktır
<alpurungu> Millet olup devlete sahip çıkmak hak edene hanlık vermek
<alpurungu> haketmediği anda da indirip yay kirişiyle boğmaktır
<alpurungu> altın kızıllığı bu sistematiğin teminatı ve göstergesidir
<alpurungu> bu sisteamtik korunur ve yaşatılırsa
<alpurungu> halk huzurludur
<alpurungu> çıplak giyinir aç doyar ilsiz il bulur
<alpurungu> dizli diz büker başlı baş eğer
<alpurungu> o zaman millet olmak vardır
<alpurungu> millet var olmuşsa devlet vardır
<alpurungu> ve devlet bağımsız
<alpurungu> devlet geleceğe yürüyen millettir
<alpurungu> öyleyse yeryüzü Türk Milletinin sorumluluğundadır
<alpurungu> sorumluluk taşınırsa dünya barışı kontrol edilebilir
<alpurungu> yoksa kendi bile esir olacaktır
<alpurungu> öyleyse doğudan batıya her yer ufuktur ve Türkün mesuliyet alanıdır
<alpurungu> mesulu olduğun yerin de hakimiyeti gereklidir
<alpurungu> işte buna da Türk Cihan Hakimiyeti diyoruz
<alpurungu> bu mesuliyeti duyan Türk birliğinin adı da TURAN
<alpurungu> Turan dünyayı ufku sayar
<alpurungu> ufkun sonu var mı ki
<alpurungu> sonu olmayanın adına
<alpurungu> devleti ebed müddet der Türk Kültürü
<alpurungu> işte bütün bunları
<alpurungu> kızıl bir altın küre yapar da söylersek
<alpurungu> o küre bir anlam ifade eder ve o küreye Kızılelma deriz
<alpurungu> elma kelimesine de bakalım
<alpurungu> elma basit elma değildir sadece
<alpurungu> asıl adı AL-MA dır
<alpurungu> Al kelimesi ULU, KUTLU demektir
<alpurungu> Ma kelimesi toprak ve su beraberliği demektir
<alpurungu> toprak su yoksa işe yaramaz
<alpurungu> su varsa toprak canlanır
<alpurungu> Türkçede ma kelimesi su demektir ve bu kelime diğer dillere de aynı anlamda geçmiştir
<alpurungu> sulu toprak deyince bir yer gelir aklımıza
<alpurungu> Sum-Yir
<alpurungu> Sum-Yir denen yer batılıların Sum Yir’i Sümer diye okuduğu yerdir
<alpurungu> Sümer denen yerin asıl adı da zaten Sümer tabletlerinde de SumYir olarak geçer
<alpurungu> şimdiki Türkçe ile dersek
<alpurungu> Sulu vatan demektir Sum-Yir
<alpurungu> yeryüzü de zaten sulardan (okyanuslar, denizler, göller, akarsular) ve topraktan (kıtalar) meydana gelir
<alpurungu> alma denilen işte bu yeryüzü fakat özde Türk coğrafyasının adıdır
<alpurungu> mesuliyet sahasının adına buradan geçilir
<alpurungu> bu yeryüzünü kızıl denen altın ile birleşik söyleyelim şimdi
<alpurungu> KIZILELMA
<alpurungu> bu kızılelma Türk aile yapısının da önemli bir sembolüdür
<alpurungu> eskiden varlığı olanlar altın bir küre yapar oba çadırı Yurt’ta saklarlardı
<alpurungu> birisi evlenince gerdeğe giren damat ve gelinin sırtına bu küreyle vurulurdu
<alpurungu> günümüzde Azerbaycan, Anadolu, Kafkasya ve Hıristiyan Macaristan’da bile hala
<alpurungu> evlenenlerin sırtına altın küre yerine kırmızı elma ile vurulur
<alpurungu> elma olmadığında yahut kızılelmayı unutmuş olanlar
<alpurungu> elma yerine yumruklarıyla vururular
<alpurungu> bunu anlamı
<alpurungu> bu gece bir aile oluyorsunuz
<alpurungu> bu gerdek bunu sağlıyor
<alpurungu> ve bu evlilikten doğan yeninesillerde mesuliyetiniz var
<alpurungu> gelecek sizin bu gecenile başlıyor
<alpurungu> bu geleceğe sahip olacaksınız uyanık olun
<alpurungu> dünya sizden sorulur
<alpurungu> bunu İslam ile söylersek
<alpurungu> her insan yeryüzünde halifedir buyurur ayeti kerime
<alpurungu> halife de sorumluluğu olan amirdir
<alpurungu> yeryüzüne insanı halife yapan İslam’ın
<alpurungu> kızılelam ile yeryüzü mesuliyetini yaşayan Türk insanının kütür sistemi arasında böylece
<alpurungu> istikbale ve hale bakış ortaklığı başlar
<alpurungu> KIZILELMA Türk milletinin tarihi misyon adıdır
<alpurungu> Fatih İstanbul fethine çıkarken Justinyen heykelinin elindeki dünya küresini
<alpurungu> Otranto seferine çıkarken Roma’daki Sen Pol kilisesinin altın kaplama kubbesini Kızılelam ilan ediyordu
<alpurungu> bu gün de Ülkücü Hareketin ve Türk Milleti’nin Kızılelması
<alpurungu> her türlü saldırıya karşı dimdik ayakta kalmak
<alpurungu> çağlar üzerinden aşmak
<alpurungu> ve öncelikle
<alpurungu> Turan ellerinde tam bağımsız Türk birliğini
<alpurungu> TURAN’ı kurmaktır
<alpurungu> ALLAH EN DOĞRUSUNU BİLENDİR
<alpurungu> vesselam
<alpurungu> .
<alpurungu> .
<alpurungu> .
<alpurungu> Allah rızası için
<alpurungu> Resulullah başta olmak üzere
<alpurungu> cümle ashaba,
<alpurungu> cümle şühedaya
<alpurungu> ve cümle müslümanların ruhlarına
<alpurungu> Başbuğ Alparslan Türkeş ve Ülkücü şehitlerin ruhlarına
<alpurungu> lillahül Fatiha
<alpurungu> .
<alpurungu> .
<alpurungu> ..
<alpurungu> amin
|
|
|
|
|
|
|
toplam 16568 ziyaretçiziyaret etti |
|
|
|
|
|
|
|